Narlıdere Belediyesi iştiraki olan Narbel şirketinde çalışan işçilerin bağlı bulunduğu DİSK Genel-İş Sendikası 4 No’lu Şube ile SODEMSEN arasında yapılan Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmeleri sonucunda önemli bir gelişme yaşandı. İşveren tarafından sunulan yüzde 44,38 oranındaki zam teklifi, işçiler tarafından kabul edilmedi. Bu durum, işçiler arasında bir huzursuzluk yarattı ve grev kararı alınmasına sebep oldu.
Oylama, belediye binasında gerçekleştirildi ve toplamda 287 işçi oy kullandı. Oylama sonucunda, 219 işçi teklife “hayır” derken, 67 işçi “evet” oyu verdi. Ayrıca, 1 oy geçersiz sayıldı. İşçilerin büyük çoğunluğunun teklifi reddetmesi, grev kararının kesinleşmesini sağladı. Oylamanın ardından, gece saat 00:00 itibariyle belediye binasına “Bu işyerinde grev vardır” pankartı asıldı.
Bu grev, Narlıdere Belediyesi’nde önemli sonuçlar doğuracak gibi görünüyor. Grev boyunca yaklaşık 350 belediye işçisinin çalışmayacağı ve bu süre zarfında başta çöp toplama olmak üzere tüm belediye hizmetlerinin duracağı ifade edildi. İşçilerin grev kararı almasının arkasında, işverenin sunduğu zam teklifinin yeterli olmaması ve yaşam standartlarını iyileştirmek adına daha iyi koşullar talep etmeleri yatıyor.
Grev süreci, sabah saatlerinde belediye binası önünde toplanan işçilerle başladı. İşçiler, taleplerinin dikkate alınmasını ve hak ettikleri ücret artışının sağlanmasını talep ediyorlar. Bu protesto, işçilerin birleşik bir şekilde hareket etmelerinin ve haklarını savunmalarının bir sembolü haline geldi. İşçiler, bir araya gelerek dayanışma gösteriyor ve seslerini duyurmayı amaçlıyor.
Bu grev, sadece Narlıdere Belediyesi’ndeki işçileri değil, aynı zamanda Türkiye’nin genelinde işçi haklarına yönelik bir uyanışı simgeliyor. Grev kararı, işçilerin hakları için mücadele etme kararlılığını ortaya koyuyor. İşçi sınıfının, daha iyi çalışma koşulları ve adil ücretler için bir araya gelmesi, toplumun genelindeki adalet arayışına da katkıda bulunabilir.
İşçilerin bu kararlı duruşu, diğer işçi grupları ve sendikalar arasında da destek bulabilir. Benzer grev ve protestolar, işçi hakları konusunda toplumsal bir farkındalık oluşturabilir ve diğer belediyelerle birlikte, işverenlerin işçi taleplerine daha duyarlı hale gelmelerine sebep olabilir. İşçilerin, ekonomik koşullar ve yaşam standartları konusundaki talepleri, daha geniş bir çerçevede ele alınmalı ve gereken çözümler sağlanmalıdır.
Tüm bu gelişmeler, işçi hareketlerinin önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. İşçiler, kendi hakları için mücadele ederken, toplumun diğer kesimlerinin de bu mücadeleye destek olması gerektiği gerçeği daha da belirginleşiyor. İşçilerin birlikte hareket etmesi, gelecekteki toplumsal değişimlerin müjdecisi olabilir.