Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, kamu emekçilerinin maaş zamlarındaki adaletsizlikleri protesto etmek ve taleplerini doğrudan Cumhurbaşkanlığı’na iletmek amacıyla bir yürüyüş planlamıştı. Ancak yürüyüşün gerçekleştirileceği gün, genel merkezlerin polis ablukası altına alındığı bilgisi verildi. Geçtiğimiz günlerde Ankara’daki genel merkez çevresinde yoğun güvenlik önlemleri uygulandı. Konfederasyon yetkilileri, bu müdahaleyi anayasal hakların ihlali olarak tanımladı. Gerçekleştirilmek istenen yürüyüş, memurların son zamanlarda aldıkları düşük zam oranlarına karşı duydukları rahatsızlığın tanıtılması amacıyla organize edilmişti.
Sendika yetkilileri, polis ablukasına karşı kararlılıklarını koruduklarını ve emek mücadelesinden asla vazgeçmeyeceklerini ifade ettiler. Yürüyüş öncesinde verilen bu tepkiler, kamu emekçilerinin haklarını savunma isteğinin ne denli güçlü olduğunu gözler önüne serdi.
Yürüyüş ile ilgili güvenlik güçleriyle yapılan görüşmeler sırasında Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Başkanı Orhan Yıldırım, anayasal hak kapsamında yapılması planlanan eylem ve basın açıklamalarına “görüşmeye kapalı” yanıtı verildiğini aktardı. Genel Merkez önünde basın açıklaması yapmalarına izin verilmeyen konfederasyon emekçileri, yine de yürüyüşü gerçekleştirme isteklerini sürdürdüler. Bekleyiş sırasında, emekçiler anayasa kitapçıkları eşliğinde “Bu bizim anayasal hakkımız”, “İnsanca yaşamak istiyoruz” ve “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam” gibi sloganlar attı.
Polisle yürütülen görüşmeler sırasında Birleşik Kamu-İş Başkanı Yıldırım, “Memur olarak sizlerin de aynı ekonomik sıkıntıları yaşadığınızı biliyoruz, sizin için de mücadele ediyoruz” dedi. Ancak polis memuru, Yıldırım’a “Konumuz şu an o değil” yanıtını vererek, süreci görmezden geldi. Bu esnada kamu emekçileri, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer’den de destek aldılar.
Genel Başkan Orhan Yıldırım, ablukaya alınmış bir ortamda yaptığı konuşmada Hakem Kurulu’na yönelik eleştirilerde bulundu. “Biz önceki yıllarda düzenlenen tiyatronun figüranı olmayacağız dedik. Karşımızda bulunan işveren heyeti şunu söylüyor; Bizim umrumuzda değilsiniz,” ifadelerini kullandı. Yıldırım ayrıca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hitaben, “Cumhurbaşkanı gitsin Ankara’nın herhangi bir mahallesinde ev kiralarını sorsun. Emekçi bu maaşlarla nasıl yaşayacak?” diyerek kamu emekçilerinin yaşam koşullarına dikkat çekti. Bu sözler, maaş zammı ile geçinme arasındaki derin uçurumu vurguladı.
20 Ağustos’ta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde gerçekleştirilen bir önceki etkinlikte de Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, toplu sözleşme sürecinde hükümetin kamu emekçilerini ekonomik durumlarıyla baş başa bıraktığını ifade etmiş ve yine Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan randevu talep etmişti. Bu dolayımda yürütülen mücadelenin, kamu emekçilerinin haklarını savunmak adına ne denli önemli olduğu belirginleşiyor. Her geçen gün artan yaşam maliyetleri ve alınan düşük maaşlar, kamu çalışanlarının taleplerinin arka plandaki önceliklerini gözler önüne seriyor.
Tüm bu olaylar, kamu emekçilerinin seslerini yüksek sesle duyurmak üzere yürüttükleri mücadeleyi ve karşılaştıkları engelleri göstermektedir. Yürüyüş, ülkedeki ekonomik sıkıntılar ve sosyal adalet