24 Nisan 2025 Perşembe
İZMİR’de, FETÖ/PDY’nin mahrem yapılanmasına yönelik gerçekleştirilen bir operasyon kapsamında 6 şüpheli gözaltına alındı. Bu operasyon, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın koordinasyonunda ve MİT’in de desteğiyle gerçekleştirildi. İzmir İl Jandarma Komutanlığı Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, FETÖ/PDY ile bağlantılı olan mahrem yapılanmayı hedef alarak kapsamlı bir soruşturma yürüttü.
Yürütülen soruşturmada, örgütün mahrem yapısında yer alan 7 kişi tespit edildi ve bu kişilere yönelik yakalama kararı alındı. Belirlenen adreslere düzenlenen operasyon sonucunda, bu 7 kişiden 6’sı gözaltına alındı. Gözaltına alınan şüphelilerin, devlete karşı olan illegal faaliyetlerde bulunmaktan şüphelendiği belirtiliyor. Diğer şüphelinin yakalanması için ise arama çalışmalarının devam ettiği ifade edildi.
Bu tür operasyonların, FETÖ/PDY’nin Türkiye genelindeki yapılanmasına karşı yürütülen mücadele çerçevesinde önemli bir yer tuttuğu belirtildi. İzmir’de gerçekleştirilen bu operasyon da, ülke genelinde yürütülen benzer operasyonların bir parçası olarak değerlendirilmektedir. FETÖ/PDY, 2016 yılında 15 Temmuz’da gerçekleştirilen darbe girişiminin arkasında olduğu öne sürülen bir yapı olarak, devlet ve güvenlik güçleri tarafından sürekli olarak takip edilmektedir.
Devlet, bu tür yapılanmalarla mücadele etmek için çeşitli operasyonlar düzenlerken, güvenlik güçlerinin istihbarat birimleriyle sıkı bir işbirliği yaptığı görülüyor. Bu bağlamda, MİT’in de desteği ile gerçekleştirilen operasyonlar, etkin bir mücadele yürütülmesi açısından kritik bir önem taşımaktadır. Özellikle, mahrem yapılanmaları hedef alan bu tür operasyonlar, detaylı bir planlama ve bilgi toplanması süreci gerektiriyor.
Gözaltına alınan şüphelilerin sorgulanmasıyla birlikte, örgütün diğer üyeleri ve yapılanması hakkında daha fazla bilgi edinilmesi hedefleniyor. Böylece, FETÖ/PDY’nin Türkiye’deki varlığını azaltmak ve daha sonraki olası tehditlerin önüne geçmek amacıyla daha geniş bir strateji geliştirilmesi mümkün olabilecektir.
Kamuoyunda da dikkatle izlenen bu operasyonlar, devletin güvenlik alanındaki kararlılığını ortaya koyarken, aynı zamanda toplumsal huzuru sağlama çabalarının da bir parçası olarak ön plana çıkmaktadır. İzmir’deki bu son gelişme, FETÖ/PDY ile mücadele çerçevesinde atılan adımların ne denli kararlı ve etkin bir biçimde sürdürüldüğünü göstermektedir.
Sonuç olarak, İzmir’de gerçekleştirilen bu operasyon, FETÖ/PDY’nin mahrem yapılanmasına yönelik yürütülen mücadelenin bir örneği olarak öne çıkmakta ve halkın güvenliğini sağlamayı amaçlayan devlet kurumlarının kararlılığını göstermektedir. Yakalama çalışmalarının devam etmesi, ilerleyen günlerde daha fazla kişiye ulaşılabileceğinin sinyalini vermektedir.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, sosyal medya aracılığıyla yaptığı bir paylaşımında, İstanbul’da meydana gelen ve çevre illerde de hissedilen deprem sonrasındaki durumu değerlendirdi. Bakan Tekin, açıklamasında, “İstanbul’da meydana gelen ve çevre illerden de hissedilen deprem sonrası, şu ana kadar okullarımızda herhangi bir ciddi olumsuzluk yaşanmamıştır.” ifadelerini kullandı. Bu açıklama, özellikle deprem sonrasında velilerin ve öğrencilerin endişelerini bir nebze olsun azaltmayı amaçlıyordu.
Bakan Tekin, ayrıca güvenli alan ihtiyacı doğrultusunda okul bahçelerinin tüm vatandaşların kullanımına açıldığını duyurdu. Bu adım, deprem sırasında veya sonrasında evlerinden çıkamayan vatandaşlar için önemli bir destek sunma amacı taşımaktadır. Depremin getirdiği psikolojik ve fiziki etkilere karşı, bu tür güvenli alanların sağlanması, toplumsal dayanışma ve yardımlaşma açısından kritik bir durum olarak öne çıkmaktadır.
Ayrıca, Bakan Tekin, İstanbul’daki okullar için Perşembe ve Cuma gününü tatil etme kararı aldıklarını da belirtti. Bu tatil, depremin olumsuz etkilerinin en aza indirilmesi ve eğitim-öğretim sürecinin sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi adına alınmış bir önlem olarak değerlendirildi. Bakan, bu süreçte ilgili diğer kurumlarla iş birliği içinde hareket ettiklerini vurgulayarak, kamuoyuna bilgi vererek açıklama yapma gereği duyduklarını ifade etti.
Son olarak, Bakan Tekin, tüm milletimize geçmiş olsun dileğinde bulunarak, depremden etkilenenler için dua etti. Bu ifade, toplumun bir arada durabilmesi ve birbiriyle dayanışma içinde olmasının önemine vurgu yapmaktadır. Depremler gibi doğal afetlerin insan yaşamı üzerinde yarattığı etkiyi azaltmak için devlet ve toplumun birlikte hareket etmesi gerektiği konusunda farkındalık oluşturma amacı taşımaktadır.
Bu tür olaylar, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde birçok kaygıyı beraberinde getirirken, yöneticilerin ve devletin hızlı ve etkili müdahale kabiliyeti de büyük önem taşımaktadır. Gelecek için iyileştirici önlemler alınmadıkça, benzer olayların oluşması durumunda ortaya çıkacak sonuçlar da büyük tehlikeler arz edebilir. Bu nedenle, hemen her alanda hazırlıklı olmanın ve birlikte hareket etmenin gerekliliği bir kez daha ortaya konulmuş olmaktadır. Tüm bu değerlendirmeler, depremin ilk anlarından itibaren doğru bir bilgi akışı sağlamanın ne denli hayati olduğunu da gözler önüne sermektedir.
İletişim Başkanlığı’nın sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, deprem anında sakin kalmanın ve panik yapmamanın son derece önemli olduğu vurgulandı. Acil durumlar ve yangınları bildirmek dışında telefonların kullanılmaması gerektiği belirtildi. Bu durum, iletişimin sağlıklı bir şekilde devam etmesi için gereklidir.
Açıklamada, deprem anında dikkat edilmesi gereken bazı hususlar sıralandı. Sabitlenmemiş dolap, raf, pencere gibi eşyaların yanından uzak durulması gerektiği önerildi. Varsa, sağlam sandalyelerle desteklenmiş bir masa altına veya dolgun hacimli eşyaların yanına çömelinmesi ve bu şekilde bir koruma alanı oluşturulması gerektiği belirtildi. Bu sırada başın iki el arasında tutulması veya koruyucu bir yastık, kitap gibi malzemelerle korunması gerektiği ifade edildi. Sarsıntı geçene kadar bu pozisyonda beklenilmesi gerektiği de kaydedildi.
Açıklamada, ayrıca balkona çıkılmaması gerektiği ve balkonlardan ya da pencerelerden aşağıya atlanmaması gerektiği vurgulandı. Asansörlerin kesinlikle kullanılmaması gerektiği, kuruyemiş veya çakmak gibi açık alev kaynaklarının kullanılmaması ve elektrik düğmelerine dokunulmaması gerektiği ifade edildi. Özel ihtiyaçları olan bireyler için tekerlekli sandalyelerinde tekerleklerin kilitlenip baş ve boyunlarının korunmasının önemine dikkat çekildi.
Mutfak, imalathane veya laboratuvar gibi iş aletlerinin bulunduğu alanlarda ocak ve fırın gibi cihazların kapatılması, dökülebilecek malzemelerden uzak durulması gerektiği belirtildi. Sarsıntı geçtikten sonra elektrik, gaz ve su vanalarının kapatılması gerektiği de açıklandı. Sobanın ve ısıtıcıların söndürülmesi gerektiği ayrıca ifade edilmiştir. Bu önlemlerin ardından güvenli bir çıkış yolu belirlenerek, bina önceden tespit edilen yoldan derhal terk edilip, toplanma bölgesine gidilmesi gerektiği vurgulandı.
Okulda, sınıfta ya da büroda bulunulduğu zaman, sağlam bir sıranın veya masa altının yanında bulunarak, koridorda iseniz duvarın yanına yaklaşarak “çök-kapan-tutun” hareketi ile baş ve boyun bölgesinin korunmasına özen gösterilmesi gerektiği aktarıldı. Pencerelerden ve camdan yapılmış eşyalardan uzak durulması gerektiği de hatırlatıldı.
Açıklamanın sonunda, sosyal medyada oluşabilecek dezenformasyon içerikli paylaşımlara itibar edilmemesi ve doğru bilgi için resmi kaynakların takip edilmesi gerektiği vurgulandı. Bu tür bilgilerin doğru bir şekilde doğrulanması, halkın güvenliğini sağlayacak önemli bir husustur.
İstanbul’da 2023 yılının Ekim ayında, Marmara Denizi’nin Silivri ilçesi açıklarında şiddetli bir deprem meydana geldi. Ön verilerine göre, depremin büyüklüğü 6.2 olarak ölçüldü. Bu beklenmedik doğa olayı, bölgedeki halk arasında büyük bir korku ve paniğe yol açtı. İnsanlar, depremin yarattığı sarsıntılarla birlikte güvenli bir yer arayışına girdi.
İlk belirlemelere göre, depremin İstanbul ve çevre illerinde hissedilmesi, bölgedeki birçok insanın evlerini terketmesine neden oldu. Sosyal medya üzerinde yapılan paylaşımlarda, vatandaşların yaşadıkları korku dolu anları aktardıkları gözlemlendi. Bazı kullanıcılar, sarsıntının uzun sürdüğünü ve evlerin çatladığını belirtirken, bazıları ise can kaybı ya da yaralanma gibi durumlar hakkında endişeli paylaşımlar yaptı.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ve diğer yetkili kurumlar henüz hasar durumu hakkında kesin bir açıklama yapmadılar. Ancak, depremin ardından arama kurtarma ekiplerinin bölgede çalışmalar başlattığı öğrenildi. Resmi açıklamaların gelmesiyle birlikte, halkın tedirginlik düzeyi biraz daha azalmış olabilir. Yetkililer, vatandaşlara panik yapmamaları ve acil durum planlarına uygun hareket etmeleri konusunda uyarılarda bulundular.
Bu tür doğal afetler, özellikle İstanbul gibi büyük bir şehirde ciddi sonuçlar doğurabilir. Şehirdeki yapıların depreme ne denli dayanıklı olduğu sorusu, bu tür olayların ardından her zaman gündeme geliyor. Uzmanlar, İstanbul’un deprem riski taşımayan bir şehir olmadığını, bu nedenle de halkın sürekli olarak hazırlıklı olması gerektiğini vurguluyorlar. Bunun yanı sıra, şehirde daha önce de meydana gelen depremler, İstanbul halkının bu tür olaylara karşı daha bilinçli olmasına katkıda bulunmuştur.
Sonuç olarak, meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki deprem, İstanbul’da kaygı ve endişeye neden oldu. Her ne kadar resmi açıklamalar henüz gelmemiş olsa da, depremin acil durum yönetimi açısından dikkate alınması gereken bir olay olduğu aşikâr. Bölgedeki yerel yönetimler ve AFAD, hasar tespit çalışmaları yaparak, durumun ciddiyetine göre gerekli tedbirleri almak durumundadır.
Yerli ve uluslararası uzmanlar ise, mümkün olan en kısa sürede güvenlik standartlarının artırılması, mevcut yapıların gözden geçirilmesi ve halkın eğitilmesi konularında öneriler sunmaktadır. Zira, İstanbul’un bir deprem bölgesinde bulunduğu gerçeği, tüm bu çabaların neden önemli olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
İzmir Valiliği tarafından gerçekleştirilen 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamaları, bu yıl Cumhuriyet Meydanı‘nda yapıldı. Etkinlik, geleneksel olarak Atatürk Anıtı’na İl Milli Eğitim Müdürlüğü çelenginin sunulmasıyla başladı. Bu duygusal anın ardından, katılımcılar saygı duruşunda bulunarak İstiklal Marşı’nı okudu ve ardından bayraklar öğrenciler tarafından göndere çekildi.
Törene, İzmir Valisi Süleyman Elban, Ege Ordusu ve Garnizon Komutanı Orgeneral İrfan Özsert, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, İzmir milletvekilleri, çeşitli siyasi parti temsilcileri, dernek ve sivil toplum kuruluşları (STK) temsilcileri yanı sıra birçok öğretmen, öğrenci ve onların aileleri katılım gösterdi.
Günün anlam ve önemine dair yaptığı konuşmada, İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Yahşi, “Aziz milletimizin asırlardır yoğurduğu kültür hazinesini omuzlayacak, onu yepyeni fikirlerle ve eserlerle çağlar ötesine taşıyacaksınız. ‘Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır’ ifadesi onun, evlatlarımızın yüksek karakterine ve potansiyeline duyduğu güveni işaret etmektedir,” diyerek Türk çocuklarının toplum ve ülke için taşıdığı öneme vurgu yaptı. Ayrıca bu şanlı geçmişin, genç nesil tarafından geleceğe taşınmasının gerekliliğine dikkat çekti.
Yahşi, “Şüphesiz çocuklarımız, şanlı mazimizden aldıkları ilhamla bu coğrafyaya aidiyetimizi baki kılacak, güzel ülkemizin şarkısını dünyanın dört bir yanında duyuracaktır. Bu şanlı bayrak sizin, bu cennet vatan, bu Cumhuriyet sizin. Bayramınız kutlu olsun,” dedi. Bu duygularla milli iradenin vatan sathında hakimiyeti için mücadele eden başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Türkiye Büyük Milleti Meclisi çatısı altında ülkemize hizmet etmiş tüm milletvekillerine şükranlarını sundu.
Konuşmaların sona ermesinin ardından, Cumhuriyet Meydanı’nda her yaştan çocuk sahne alarak gerçekleştirdikleri gösterilerle meydana renk kattı. Çocukların eğlenceli ve yaratıcı performansları, bayrama katılanların yüzlerinde gülümsemelere neden oldu. Bu kutlama, sadece ulusal egemenliğin coşkusunu yaşatmakla kalmayıp, aynı zamanda çocukların neşesini ve umutlarını da herkese bir kez daha hatırlatmış oldu. Tüm etkinlik boyunca izleyicilere eğlenceli anlar sunuldu ve çocukların geleceğe dair umutları pekiştirildi.
Böylece, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, sadece bir bayram olarak değil, aynı zamanda Türk milletinin birlik ve beraberliğinin sembolü olarak hep birlikte kutlanmış oldu. Bayramın coşkusu, tüm katılımcılar arasında paylaşıldı ve bu anlamlı gün, gelecek nesillere aktarılması gereken bir miras olarak unutulmaz anılarla taçlandırıldı.