admin

admin

24 Nisan 2025 Perşembe

İnsellik Krizi: Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği

İnsellik Krizi: Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği
0

BEĞENDİM

Semih Çelik’in Eyüpsultan’da Ayşenur Halil’i, ardından da Fatih’te İkbal Uzuner’i öldürdükten sonra Edirnekapı’daki surlardan atlarken intihar etmesi, Türkiye genelinde geniş bir yankı uyandırdı. Bu olayın ardından İstanbul Medipol Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi Duygu Buğa, “İncel” terimini ve bunun arka planını detaylı bir şekilde ele aldı. Dr. Buğa, İncel kavramının 2000’li yıllardan itibaren gündeme geldiğini belirterek, sosyal medya aracılığıyla kapalı gruplar oluşturmuş olan kişilerin, toplumda dışlanmış ve izole bir hayat süren erkekler olduğuna dikkat çekti. Bu grupların, kendilerini karşı cinse ilgi çekici bulmadıkları düşüncesiyle bir araya geldiklerini ifade etti.

Dr. Buğa, sosyal medyada gruplaşan bu bireylerin aslında toplumda belirli kalıplarla yargılandığını ve kendilerini dışlanmış hissettiklerini söyledi. Böylece bu kişiler, kadın düşmanlığı üzerinden duygularını ve düşüncelerini paylaşarak, toplumsal bir iletişim ağı kuruyorlar. Bu durumun, cinsiyetçi söylemlerin ve şiddet içeren ifadelerin yer aldığı bir platforma dönüştüğüne vurgu yaptı. Dr. Buğa, “Bu tür paylaşımlar, sadece belirli bir bireye değil, tüm topluma yönelik bir korku atmosferi yaratıyor. Şu anki genç kadınlarla yaptığımız görüşmelerde onların içsel olarak hissettikleri korku ve tedirginlik gözlemleniyor. Kendilerini tehdit altında hissediyorlar,” ifadelerini kullandı.

İncel gruplarının oluşumundaki temel nedenlerden biri olarak toplumsal eşitsizlikleri gösteren Dr. Buğa, cinsiyet eşitsizliğinin bu sorunun temelinde yattığını dile getirdi. Toplumun hem erkekler hem de kadınlar üzerinde ağır yükler oluşturduğunu ve bu baskının erkeklerde “erkeklik krizi” olarak adlandırılan bir duruma yol açtığını belirtmiştir. Böyle bir durumda kendini yetersiz hisseden erkeklerin, daha radikal ve düşmanca tutumlar geliştirebildiğini ifade etti. Bu bağlamda, ayrımcılığın ve eşitsizliğin aşılması gerektiğine değer verdi.

Dr. Buğa, radikalleşmiş İncel gruplarının şiddet eylemlerine başvuran bireyler olduğunu belirterek, bu insanların geçmişlerinde sıklıkla psikiyatrik hizmetlerden geçtiklerini ancak yeterli yardımı alamadıklarını kaydetti. Sorunun sadece bir psikiyatrik rahatsızlık olarak ele alınmaması gerektiğini vurgulayan Dr. Buğa, bu olguların altında yatan ciddi meselelerin olduğunu ifade etti. O, İncel bireylerinin çocukluk ve ergenlik dönemlerinde yaşadıkları çocuk istismarı ve akran zorbalığı gibi olumsuz deneyimlerin, bu radikalleşmeye katkıda bulunduğuna dikkat çekti.

Sonuç olarak, Dr. Buğa, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, dışlanma ve İzole olmanın bu tür grupların oluşumunun yanı sıra, bu grupların şiddet eylemlerine dönüşümünü tetikleyen temel dinamikler olduğunu vurguladı. Duygu Buğa’nın analizleri, tüm toplumu etkileyen bu sorunları ciddiye almak ve çözüm yolları aramak adına önemli bir başlangıç sunuyor.