0

BEĞENDİM

0

İzmir’deki İmar Planı Tartışmaları ve Yeni Gelişmeler

Geçtiğimiz yıl, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin başvurusu sonucu, İzmir 3. İdare Mahkemesi, Buca’nın Adapete Mahallesi’nde, Tınaztepe grubuna ait 624 ada 10 nolu parselde yapılan inşaatın ruhsatını iptal etmiştir. Bu iptal, büyük bir yankı uyandırmış ve yerel yönetimler arasında imar planı üzerinde tartışmalara yol açmıştır. Ruhsatın iptali sonrasında Buca Belediyesi, mahkeme kararını gerekçe göstererek, ‘Buca İlçesi Genel Plan Notuna ilişkin 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı Değişikliği’ önerisini ilçe belediye meclisine sunmuştur.

Söz konusu plan değişikliği önerisinde yer alan maddelerin inşaatın devam edebilmesi açısından hayati bir öneme sahip olduğu belirtilmektedir. Planın içeriğinde, çeşitli konut ve ticaret alanları için belirli inşaat koşulları sunulmuştur. Bu koşullar arasında yer alan önemli ifadelerden bazıları şunlardır: “Konut ve ticaret seçenekli konut alanlarında; ada ölçeğinde müracaat edilmesi halinde, ada üzerindeki yapılaşma koşullarına göre ilgili müdürlük tarafından yürürlükteki yönetmeliklere göre hesaplanan inşaat alanını geçmemek koşuluyla TAKS: 0.40, Yençok: 15 kat olacak şekilde izin verilebilir.”

Ayrıca, plan değişikliği önerisi kapsamında, ayrık nizam 4 kat imarlı adalarda, imar planında belirtilen yapılaşma koşulları çerçevesinde oluşturulan imar parsellerinin 600 metrekareden az olmamak şartıyla inşaat izni alabileceği, TAKS: 0.40, Emsal: 1.60 ve Yençok: 15 kat inşaat iznine tabi olacağı belirtilmiştir. Aynı zamanda, ayrık nizam 5 kata imarlı adalarda, 1000 metrekareden az olmayan parsel büyüklüğüne sahip arazilerde de benzer inşaat koşulları geçerli olacaktır.

Büyükşehir Komisyonlarının Değerlendirmesi

Ekim ayından itibaren görüşülen bu plan notu değişikliği önerisi, AK Parti’nin ret oyu vermesi ve CHP’nin kabul oyları ile oy çokluğu ile kabul edilerek İzmir Büyükşehir Belediye Meclisine gönderilmiştir. Ancak, beklenildiği gibi bu önerge, Büyükşehir Belediye Meclisi komisyonları tarafından görüşüldükten sonra reddedilmiştir. Komisyonların, genel plan değişikliği önerisinin 7 bölgeye ayrılması gerektiği ve bu bölgeler için ayrı ayrı plan değişikliği önerileri oluşturulması gerektiği düşüncesi ile ret kararı aldığı öğrenilmiştir.

Bu gelişmeler, Buca’daki inşaat sürecinin ne denli karmaşık bir hal aldığını göstermekte. Yerel yönetimler arasındaki çekişmeler ve imar planları üzerindeki değişiklik önerileri, sadece inşaat sektörü değil, aynı zamanda bölge sakinleri ve çevre ile ilgili sorunları da etkileyebilecektir. Özellikle, hem anlayış hem de sürdürülebilirlik açısından, imar değişiklikleri konusunda daha fazla şeffaflık ve kamuoyunun bilgilendirilmesi gerektiği ifade edilmektedir.

Sonuç olarak, Buca’daki Tınaztepe grubuna ait inşaatın ruhsatının iptali ve ardındaki plan değişikliği tartışmaları, İzmir’in imar politikalarının nasıl şekillendiğine dair önemli bir örnek teşkil etmektedir. Bu süreç, yerel yönetimlerin karar alma mekanizmaları, kamu katılımı ve sürdürülebilirlik konularında yeni bir tartışmanın başlayabileceğine işaret etmektedir.