DEÜ Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, 28 Eylül 2023 tarihinde Kütahya’nın Simav ilçesinde meydana gelen 5.4 büyüklüğündeki deprem ile 6.1 büyüklüğündeki Balıkesir Sındırgı depremini detaylı bir şekilde inceledi. Bu depremlerde yıkım meydana gelirken, Sındırgı’daki depremde bir kişinin yaşamını yitirdiği kaydedildi. İki bölgedeki araştırmalarını tamamlayan Prof. Dr. Sözbilir, geçmişte yaşanan büyük depremler ile mevcut durum hakkında çarpıcı bilgiler sundu.
Yapılan incelemeler sonrasında Prof. Dr. Hasan Sözbilir, “Simav Fay Zonu, yaklaşık 200 kilometre uzunluğunda bir fay hattıdır. Bu fay hattının doğusunda 1970 yılında gerçekleşen 7.2 büyüklüğündeki Gediz Depremi’ni hatırlatmak gerekir. Bu büyük deprem sonrasında ülkede önemli can ve mal kaybı yaşanmıştır. Dolayısıyla, bu fay zonu üzerinde de 7.2 büyüklüğünde depremlerin olma olasılığı mevcuttur. Yakın zamanda, 10 Ağustos 2023’te Balıkesir Sındırgı’da meydana gelen 6.1 büyüklüğündeki depremin artçıları hala devam etmekte; şu ana kadar 12 binin üzerinde artçı sarsıntı kaydedilmiştir. Ayrıca, Simav’daki 5.4 büyüklüğündeki deprem ile bu bölgedeki artçı sarsıntı sayısının 500’ü geçtiğini görmekteyiz” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Sözbilir, Simav Fay Zonu üzerinde birçok farklı irili ufaklı fay olduğunu belirtirken, bunların bir kısmının jeolojik açıdan “ölü fay” olarak adlandırıldığını dile getirdi. Son yaşanan depremler sonucunda bu ölü fayların aktif hale geldiğini ve deprem üretmeye başladıklarını ifade etti. 2011 yılında Naşa’nın kuzeydoğusunda gerçekleşen 5.9 büyüklüğündeki depremin, 28 Eylül 2023’teki Simav depremine tetikleyici bir etki yarattığını düşündüklerini belirtti. Ayrıca, depremler arasındaki enerji transferinin bulunduğunu ve bu durumun deprem riskini artırdığını vurguladı. Çok büyük bir depo enerji birikiminin söz konusu olmadığını ifade eden Sözbilir, “Bu depremler sonrası, Sındırgı ve Simav bölgesinde birkaç ay sürebilecek 4 ila 4.5 büyüklüğünde bir deprem fırtınası yaşanabilir” diye uyardı.
Deprem uzmanı sayısının yetersizliğine dikkat çeken Prof. Dr. Sözbilir, bu tür depremlerin arazi çalışmaları için yüksek düzeyde bilimsel bir birikim gerektiğini dile getirdi. Türkiye’de yer bilimleri alanında uzman bireylerin sayısının artırılması gerektiğini ifade ederken, Kandilli veya benzeri enstitülerin her bölgeye yayılmasının önemine değindi. Bu kapsamda, depremlerin değerlendirilmesi ve risk önceliklerinin tespit edilmesi adına alanında uzman insanların yetiştirilmesi gerektiğini vurguladı. Böylelikle, Türkiye genelinde deprem riskinin azaltılması ve yönetimi konusunda daha etkin adımlar atılabileceği öngörülmektedir.