İzmir’in Menderes ilçesi, bir doğa katliamıyla karşı karşıya. Tarım cenneti olarak bilinen bu bölgede, verimli tarım arazilerinin yerini beton yapılar, yani villalar alıyor. Bu olaya tanıklık eden köylüler, Menderes Belediyesi’nin sessizliğine dikkat çekiyor. Özellikle Küner Köyü’nde yaşanan bu felaket, sadece izlemekle yetinmeyen bir belediye yönetimi tarafından karşılanıyor. Olaylar karşısında halkın sesi yükselirken, yetkililerin adeta sessizlik yemini etmiş gibi davranması endişe verici.
Bu süreçte göz ardı edilmemesi gereken bir detay var: Yaklaşık 600 bin dönüm verimli arazinin parçalanıp “noter satışı” adı altında satılması ve ardından bu alanlarda kaçak villaların inşa edilmesi, bölgede ciddi bir tehdide neden oluyor. Menderes Belediyesi, yaşanan bu doğal felakete dair herhangi bir müdahale ya da önlem almak yerine, durumu yalnızca izlemeyi tercih ediyor. Bu durum, yerel yönetimlerin sorumlularını sorgulamayı gerektiriyor.
Gazetecilik ve yurttaşlık sorumluluğu gereği bu olaylar karşısında çeşitli sorular gündeme geliyor. Özellikle Menderes Belediye Başkanı Sayın İlkay Çiçek’in, bu sorulara yanıt vermesi önem arz ediyor. Çünkü seçilmiş bir yönetici olarak, halka karşı hesap verme yükümlülüğü bulunuyor. Bu bağlamda, Başkan Çiçek’e yönlendirilen bazı eleştiriler ve sorular şu şekilde sıralanabilir:
Bu soruların yanıtlarının, kamuoyunu aydınlatma açısından son derece önemli olduğuna dikkat çekmek gerekiyor. Söz konusu durum, bölgedeki doğal yaşamın mahvolmasına yol açarken, aynı zamanda yerel halkın yaşam standartlarını da olumsuz etkiliyor. Tarım arazilerinin yerine inşa edilen bu villalar, sadece çevresel değil, sosyal sorunları da beraberinde getiriyor.
Toplumda büyük bir huzursuzluk yaratan bu doğa katliamı, yerel halkı da harekete geçirdi. İnsanlar, kendi yaşam alanlarının ve doğanın korunması adına seslerini yükseltmeye, yetkililere hesap sormaya başladı. Bu süreçte, halkın temsilcileri ve yöneticilerinin üzerine düşen görev, halkın sesine kulak vermek ve gerekli adımları atmaktır. Ancak mevcut durumda, Menderes Belediyesi’nin sessizliği, bu güvensizliğin daha da artmasına neden olmaktadır.
Sonuç olarak, Menderes ilçesinde yaşanan bu doğa katliamı, sadece çevresel bir sorun olmanın ötesinde, yerel demokrasinin nasıl işlemesi gerektiğine dair de önemli sorular ortaya koymaktadır. Yetkililerin, halkın güvenini kazanmak ve doğayı korumak adına şeffaf olmalı ve sorulara liderlik vasfıyla yanıt vermelidir. Çünkü doğa, sadece bugünün değil, gelecek nesillerin de en temel haklarından bir tanesidir.