El, Ayak, Ağız Hastalığında Panik Yapmaya Gerek Yok
2412 okunma

El, Ayak, Ağız Hastalığında Panik Yapmaya Gerek Yok

Aralık 22, 2024 09:47
El, Ayak, Ağız Hastalığında Panik Yapmaya Gerek Yok
0

BEĞENDİM

Prof. Dr. Alper Şener’in ‘El, Ayak, Ağız’ Hastalığı Hakkındaki Değerlendirmeleri

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper Şener, ‘el, ayak, ağız’ hastalığının özellikle kreş çağındaki çocuklarda yaygın olarak görüldüğünü belirtmiştir. Bu hastalığın genellikle ciddi bir klinik tabloya yol açmadığını ve sekel (doku bozukluğu) bırakmadığını ifade eden Şener, ebeveynlerin bu konuda endişelenmemeleri gerektiğinin altını çizmektedir.

Hastalığın belirtilerinin genellikle hafif üşüme, titreme, boğaz ağrısı ve geniz akıntısıyla başladığını açıklayan Prof. Dr. Şener, ardından ağız çevresinde, el ve ayaklarda döküntülerin oluştuğunu belirtmiştir. Özellikle çocukluk çağı hastalıkları arasında sıkça karşılaşıldığını ve toplumun %80 ile 90’ında görüldüğünü vurgulamaktadır. Bununla birlikte hastalığın genellikle ilkbahar ve sonbahar aylarında toplumsal dalgalanmalara neden olduğunu söylemektedir.

Prof. Dr. Şener, ebeveynlerin el, ayak, ağız hastalığı nedeniyle panik yapmalarının gerekmediğini vurguladı. Döküntülerin ilerleyen aşamalarda kabuklanmalara yol açabileceğini ifade eden Şener, bu bölgelerin yumuşak tutulması gerektiğini ve herhangi bir nemlendirici krem ya da ılık sabunlu suyla yıkanarak rahatlatılabileceğini söylemiştir. Ayrıca, vücutta yaygın döküntülerin yakın takip edilmesi gerektiğinin altını çizmektedir.

Hastalık hakkında daha fazla bilgi veren Prof. Dr. Şener, ‘el, ayak, ağız’ hastalığının kızamık gibi daha ciddi hastalıklarla karıştırılabileceğini, ancak bu hastalığın genellikle orta kulak iltihabı, zatürre veya beyin iltihabı gibi ciddi komplikasyonlara yol açmadığını belirtmiştir.

Çocukların bulaşma durumları hakkında bilgi veren Şener, tipik olarak ateşin düşmesiyle döküntülerin ortaya çıktığını vurgulamaktadır. Yüksek ateşi olan hastalarda verilen antibiyotikler ve ağrı kesicilerin, ilaç döküntüsü gibi algılanabileceğini, ancak bununla alakasının olmadığını ifade etmektedir. Ebeveynlerin, döküntüsü olan çocukların kreşten ayrılması gerektiğini ve döküntü, burun akıntısı gibi belirtiler varsa, çocukların birbirinden uzak tutulması gerektiğini dile getirmektedir.

Prof. Dr. Şener, hastalığın sekel bırakmadığını ve erişkinler için ciddi bir risk oluşturmadığını özellikle vurgulamaktadır. Bağışıklığı baskılanmış bireylerin bile, bu hastalığın ağır klinik tablolara neden olma ihtimalinin son derece düşük olduğunu belirtmektedir. Bununla birlikte çocukluk döneminde hastalığın dalgalanma gösterebileceğini ifade etmektedir.

Son olarak, aile hekimleriyle yapılan görüşmeler doğrultusunda, ‘el, ayak, ağız’ hastalığı için bir salgın durumunun söz konusu olmadığını aktaran Prof. Dr. Şener, bazı bölgelerde kümelenmelerin yaşandığını, ancak salgın olarak değerlendirilmesi gereken bir durum olmadığını ifade etmektedir. Mevsimsel olarak, yıldan yıla değişiklik gösteren mini salgın veya kümelenmelerin yaşanabileceğini belirtmektedir.

En az 10 karakter gerekli