Fatih Altaylı’ya 5 Yıl Hapis İstemi!

0

BEĞENDİM

0

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral, sosyal medya platformu X üzerinden gazeteci Fatih Altaylı’nın bazı ifadelerinin yer aldığı bir görüntüyü “Suyun ısındı” sözleriyle paylaşarak, Altaylı’yı hedef almıştı. Bu paylaşımın ardından Fatih Altaylı, gözaltına alınmış ve daha sonra tutuklanarak Silivri Marmara Cezaevi’ne gönderilmiştir.

5 Yıldan Az Olmamak Şartıyla Hapis Cezası

Fatih Altaylı’ya, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 310/2 ve 106/1 maddeleri çerçevesinde “cumhurbaşkanını tehdit” suçlaması yöneltilmiştir. 22 Haziran tarihinde Silivri’ye gönderilen Altaylı’nın iddianamesi hazırlanmış olup, soruşturmadaki bu suçlamayla benzer bir ceza istemi gündeme gelmiştir. Gazeteci için talep edilen ceza süresi, 5 yıldan az olmamak kaydıyla hapis cezasıdır.

Altaylı Ne Demişti?

Olayla bağlantılı olarak dikkat çeken bir nokta ise, Altaylı’nın hedef gösterilmesine sebep olan o görüntüdeki ifadeleridir. Söz konusu videoda, halkın Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ömür boyu görevde kalmasına yönelik bir ankete değinen Fatih Altaylı, “Bu oran, çok da beklediğim bir oran. Şu anda AKP seçmeninin önemli bir bölümü ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) seçmeninin bir bölümü dışında hiç kimse böyle bir şeye onay vermez” şeklinde açıklama yapmıştır. Ayrıca Altaylı, Türkiye halkının tarihteki isyanlarına da atıfta bulunarak, “Geçmişine bak bu milletin, yakın geçmişinden söz etmiyorum, uzak geçmişine bak. Bu millet padişahını boğmuş bir millettir, hoşuna gitmediği zaman, istemediği zaman…” ifadelerini kullanmıştır.

Fatih Altaylı’nın bu açıklamaları, hem sosyal medyada hem de kamuoyunda büyük yankı uyandırmış; tartışmalara neden olmuştur. Oktay Saral’ın bu ifadelerle Altaylı’yı hedef göstermesi, medyanın durumu ve basın özgürlüğü üzerinde ciddi bir tehdit oluşturduğu değerlendirilmiştir. Altaylı’nın tutuklanması ise ülkede ifade özgürlüğü açısından endişeleri artırmıştır.

Bu süreç, Türkiye’deki siyasi iklimin doruk noktalarından birini teşkil etmekte ve toplumda farklı görüşlerin ve eleştirilerin baskı altına alındığına dair görüşleri pekiştirmektedir. Fatih Altaylı gibi gazetecilerin hukuki süreçlerle karşı karşıya kalmasının, basının özgürlüklerinin kısıtlandığı algısını güçlendirmesi, toplumdaki kutuplaşmayı artırmakta ve bu durum, uluslararası kamuoyunda da dikkat çekmektedir.

Sonuç olarak, Fatih Altaylı’nın tutuklanması ve aleyhindeki iddialar, yalnızca bir kişiyle sınırlı kalmayıp, Türkiye’deki daha geniş bir sorun olan ifade özgürlüğü ve basın üzerindeki baskılarla doğrudan ilişkilidir. Bu gibi gelişmeler, ülkedeki demokratik değerlere ve hukukun üstünlüğüne dair çeşitli endişeleri beraberinde getirmekte, hem yerli hem de uluslararası düzeyde tartışmalara yol açmaktadır.