İsrail, 2023 yılının Ekim ayında sabaha karşı İran’a hava saldırıları düzenledi. Bu saldırılar sonucunda İran Genelkurmay Başkanı Mohammad Bakıri ve Devrim Muhafızları Ordusu Komutanı Hossein Selami gibi üst düzey askerlerin öldüğü bildirildi. Saldırının ardından İran, misilleme için harekete geçerek İsrail’e karşı 100’den fazla insansız hava aracı yönlendirdi. Bu olaylar, bölgedeki gerilimi daha da tırmandırırken, ABD Başkanı Donald Trump, İran ile nükleer müzakere sürecinin devam etmesini umduğunu belirtti. Ancak, İsrail’in düzenlediği saldırılar sonrasında İran, nükleer müzakereleri ikinci bir emre kadar iptal ettiğini duyurdu.
Yaşanan bu gelişmelere dünya genelinden ve Türkiye’den birçok tepki gelirken, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da konuyla ilgili olarak bir açıklama yaptı. X hesabından yaptığı paylaşımda, yaşananları “apaçık bir provokasyon” olarak niteledi. Erdoğan, “İsrail, Gazze başta olmak üzere bölgemizi kana, gözyaşına ve istikrarsızlığa boğma stratejisini bu sabah itibarıyla çok tehlikeli bir aşamaya taşımıştır” ifadelerini kullandı. Ayrıca, İran’a düzenlenen saldırıların uluslararası hukuku hiçe sayan bir provokasyon olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, uluslararası topluma çağrıda bulunarak, “Küresel ve bölgesel istikrarı hedef alan İsrail haydutluğuna artık bir dur demelidir” dedi. Erdoğan, Netanyahu liderliğindeki yönetimin eylemlerinin bölgeyi felakete sürükleme riskinin bulunduğunu vurguladı. Orta Doğu’da kan, yıkım ve çatışma istemediğini yineleyen Erdoğan, Türkiye olarak İran’a yönelik bu menfur saldırıları kınadığını ve hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğini ifade etti.
Tüm bu yaşananlar, Orta Doğu’nun karmaşık siyasi yapısını bir kez daha gözler önüne serdi. İsrail ve İran arasındaki gerilim, yalnızca iki ülkeyi değil, bölgedeki diğer ülkeleri ve dünya genelindeki güç dengesini de etkileme potansiyeline sahip. İran’ın nükleer programı üzerindeki tartışmalar devam ederken, bu tür saldırılar müzakerelerin daha da karmaşık hale gelmesine ve uluslararası ilişkilerin gerilmesine yol açıyor.
Erdoğan’ın açıklamaları, Türkiye’nin bölgedeki rolünü bir kez daha ön plana çıkarırken, uluslararası topluma yönelik mesajları dikkat çekici bir şekilde konunun ciddiyetini vurguladı. Hem diplomatik ilişkilerde hem de askeri stratejilerde önemli değişimlere yol açabilecek bu gelişmeler, Orta Doğu’daki istikrarsızlığın ve çatışmaların ne denli derinleşebileceğinin bir göstergesi olarak değerlendirilmektedir.
Sonuç olarak, İsrail’in İran’a yönelik gerçekleştirdiği bu saldırılar, bölgedeki karmaşık durumu daha da derinleştirirken, uluslararası toplumun bu tür eylemlere karşı nasıl bir tavır alacağı merak konusu. Türkiye’nin ise bu durum karşısındaki tavrı ve tepkileri, hem bölgesel hem de küresel siyasette önemli bir yer tutmaya devam edecektir.