İzmir’de tartışmalara sebep olan bir gelişme, Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı tarafından satışa çıkarılan Mavişehir’deki TOKİ’ye ait 21 bin metrekarelik taşınmazın 508 milyon TL’ye satılmasıydı. Bu durum, pek çok çevre ve mühendislik kuruluşunu harekete geçirdi. Özellikle TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, bu satışa karşı çıkarak çeşitli açıklamalarda bulundu.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası’nın açıklaması, İzmir’in doğal ve kültürel mirasının tehdit altında olduğunu vurguladı. Açıklamada, “İzmir, dünyada benzeri olmayan körfezi, binlerce yıllık tarihi geçmişi ve çevresindeki doğal-kültürel mirasıyla sadece ülkemizin değil, dünyanın en özel kentlerinden biri olma özelliğini gün geçtikçe kaybediyor.” denildi. Kentin, hızla kirletilen denizi ve yoğun nüfus artışı nedeniyle ciddi sorunlar yaşadığına dikkat çekildi. Ayrıca, kentin alt yapısının çökmesi ve ulaşımın kaosa dönüşmesi de gibi durumlar, İzmir’in “can çekiştiğini” gözler önüne serdi.
Jeoloji Mühendisleri Odası, insan ve doğa kaynaklı olayların İzmir’de yaşayan bireyler için bir afet olarak geri döndüğünü söyledi. Bu tür durumlardan kamu güçlerinin ve yerel yönetimlerin sorumlu olduğu belirtildi. Açıklamada, “Bile bile ve göstere göstere gelinen durum, merkezi idare-yerel yönetimler ve bir avuç rant odaklı beton lobisinin ortak ürünüdür.” ifadeleri kullanıldı. İzmir’in çevresel sorunlarının sadece fiziki yapı ile değil, aynı zamanda yönetimsel hatalarla da yakından ilgili olduğu vurgulandı.
Özellikle Mavişehir’deki satışın ardından yaşanan tartışmalar, bölgenin ekolojik dengesini nasıl etkileyeceği konusunda endişelere yol açtı. “Karşıyaka, 25697 ada, 1 parsel Nolu taşınmaz”, TOKİ tarafından bir şirkete satıldı. Bu alan, Büyükşehir ve Karşıyaka Belediyesinin “rekreasyon amaçlı kullanım” isteklerine karşın, muhtemelen rezidans yapımı amacıyla kullanılan bir alan olarak gündeme geldi. Mavişehir’in güneyinde, ırmağın denize açıldığı yerin kıyısında bulunan bu taşınmazın, suya doygun ve bina yapımına elverişsiz alüvyal bir ovanın devamı olduğu da belirtildi.
Jeoloji Mühendisleri Odası, İzmir’in kıyı kenar çizgisi kanunu hiçe sayılarak imara açılan bu tür alanların deprem ve taşkın kaynaklı afetlere açık olduğunu ifade etti. Ayrıca, bu alanlarda yapılacak yapıların büyüklüğü ve amacı hakkında herhangi bir bilginin bulunmadığı vurgulandı. Gelişmeler sonucu kentin ekolojik dengesinin bozulacağı, taşkın riski ile karşı karşıya kalacağı ve depremlerde sıvılaşma ve yanal yayılma gibi tehditlerle yüzleşeceği öne sürüldü.
Son olarak, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası, 30 Ekim’deki depremin ardından 117 yurttaşın hayatını kaybetmesi, 15 bin binanın zarar görmesi ve 400 milyon dolarlık kaybın yaşandığı olaylara atıfta bulunarak “Körfezden elinizi çekin!” çağrısında bulundu. Bu durum, yetkililere bir kez daha hatırlatıldı; İzmir’in yaşadığı çevresel sorunların bir an önce çözüme kavuşturulması gerektiği vurgulandı.