İzmir’in içme suyu ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılayan Tahtalı Barajı, doluluk oranının %10,6’ya kadar gerilemesi ile ciddi bir tehlike sinyali vermektedir. Bu durum, önümüzdeki 4-5 ay içinde su eksikliği riskinin artabileceğini göstermektedir. İklim değişikliği nedeniyle yaşanan yüksek sıcaklıkların yanı sıra yetersiz yağışlar ve su tüketiminde gözlemlenen bilinçsizlik, barajlardaki su seviyelerini olumsuz etkilemektedir. Son yıllarda, büyük içme suyu barajlarının tam doluluk oranına ulaşamaması, 2025’in ilk yarısında beklenen yağışların da gelmemesi ile daha da belirgin hale gelmiştir.
İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından 10 Temmuz 2023’te paylaşılan veriler, kentin tüm barajlarındaki doluluk oranının bir önceki yıla göre düştüğünü ortaya koymaktadır. Normal koşullar altında, şehrin içme suyunun %50’sini karşılayan Tahtalı Barajı, geçen yıl bu dönemde %25 doluluk oranına sahipken, bu yıl bu oran %10,6 ile ciddi bir azalma göstermiştir.
Durumun ciddiyetine dair daha fazla kanıt, suyun çekildiği baraj havzasında ineklerin otladığını gözlemleyen vatandaşlarla ortaya çıkmıştır. İzmir’in turistik ilçelerinden Çeşme’ye su sağlayan Alaçatı Kutlu Aktaş Barajı, doluluk oranı %27’den %6’ya gerilerken, Balçova Barajı %58’den %30’a, Güzelhisar Barajı %78’den %60’a düşmüştür. Diğer önemli barajlar ise, Gördes Barajı %9’dan %1’in altına ve Ürkmez Barajı %33’ten %16’ya kadar gerilemiştir. Bu durum, kentin içme su ihtiyacının karşılanmasında yer altı kaynaklarına yönelerek mümkün olmuştur.
2023 yılının başından itibaren İzmir’in su ihtiyacının %55’i yer altı su kaynaklarından, %45’i ise yüzey su kaynaklarından karşılanmaktadır. Mevcut su kuyularında artan kullanım nedeniyle yeni su kuyuları açma çalışmaları da sürmektedir. İzmir kent merkezinde toplam 93 su kuyusu bulunduğu belirtilirken, kullanılmayan kuyuların yerine 20 yeni kuyu açma çalışmaları devam etmektedir.
İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Uluslararası Su Kaynakları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alper Baba, yağışların azlığı, nüfus artışı, kentleşme ve iklim değişikliğinin yer altı su kaynaklarının daha fazla kullanılmasına neden olduğunu ifade etmiştir. Türkiye’nin yağış rejimindeki değişikliklerle beraber, doğuda yağışlar hızlı ve ani olurken, batıda bu miktar azalmakta ve barajların su seviyeleri düşmektedir. Özellikle Gediz Havzası gibi bazı bölgeler tamamen kurumuştur. Bu kapsamda artık barajlardan ziyade yer altı sularına bağımlı hale geldiklerini vurgulayan Baba, su çekimlerinin kontrol altında tutulması gerektiğini söylemiştir.
Prof. Dr. Alper Baba, plansız yer altı suyu kullanımının olumsuz etkilerinden kaçınmak için alınması gereken önlemlere dikkat çekmiştir. Su tasarrufunun herkesin sorumluluğu olduğunun altını çizen Baba, tarım sektörüne yönelik önerilerde bulunarak sulama işlemlerinin sabah erken veya akşam geç saatlerde yapılması gerektiğini belirtmiştir. Bunun yanı sıra, suların en iyi şekilde arıtılması ve tekrar sisteme kazandırılması gerektiğini ifade etmiş, İzmir’deki günlük kişi başı su tüketiminin 170 litre olduğunu, turistik bölgelerde ise bu oranın 500 litreye kadar yükseldiğini kaydetmiştir.