Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası (TÜHİS), kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü görüşmelerinde yeni bir zam teklifini ilk kez sunmaya hazırlanıyor. Yaklaşık 600 bin kamu çalışanını etkileyecek olan bu zam teklifine ilişkin gelişmeler ise devam ediyor. İşçi tarafını temsil eden Türk-İş ve Hak-İş, ortak zam taleplerini üç ay önce, 27 Şubat tarihinde sunmuştu. Ancak kamudaki işverenleri temsil eden TÜHİS’in teklif vermemesi nedeniyle bu süreçte bir pazarlık masası kurulamadı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, protokole dair ilk teklifin Kurban Bayramı‘ndan sonraki dönemde sendikalara sunulacağını belirtti. Bakan Işıkhan’ın açıklaması, işçilerin beklediği zam müzakerelerinin önümüzdeki günlerde daha somut bir hal alacağını gösteriyor. İşçi temsilcileri, hükümet ve işverenler arasındaki bu sürecin dikkatle takip edilmesi gerektiğini vurguluyor.
Türk-İş ve Hak-İş’in teklif taslağında, kamu işçilerinin günlük en düşük ücretinin 1800 lira‘ya yükseltilmesi talebi öne çıkıyor. Ayrıca, 2025 yılı için ilk altı ayda yüzde 50 zam, diğer altı aylık dönemler için ise yüzde 25 zam yapılması ve bunun üzerine yüzde 10 refah payının eklenmesi gibi talepler de gündemde. Böyle bir zam, işçilerin yaşam standartlarını iyileştirmek ve ekonomik zorluklarla başa çıkmalarına yardımcı olmak amacıyla önerilmekte.
TÜHİS, zam teklifini ilk kez, bugün işçi tarafına sunacak. Planlanan teklifin saat 14.00‘de açıklanması bekleniyor. Bu açıklama, hem işçiler hem de kamuoyunun yakından izleyeceği bir gelişme olacak. İşçilerin alacağı zam ile ilgili müzakerelerin nasıl sonuçlanacağı merakla bekleniyor. Müzakerelerin sonrasında ortaya çıkacak olan sonuçlar, kamu işçilerinin yaşam şartları açısından önemli bir etkide bulunacak.
Kamudaki ücret müzakereleri, çalışanların artık daha yüksek ve daha adil gelir elde etme isteği doğrultusunda ilerlemekte. Türkiye’deki ekonomik koşullar göz önüne alındığında, işçi temsilcilerinin talepleri, yaşam fiyatları ve enflasyon oranları ile doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle, hem işveren tarafının hem de işçi sendikalarının tavırları, ilerleyen günlerde Türkiye’deki işçi haklarını ve işveren sorumluluklarını ciddi manada şekillendirecektir.
Sonuç itibarıyla, işçi ve işveren arasındaki bu önemli görüşmeler, Türkiye’deki kamu işçilerinin yaşam standartlarını doğrudan etkileyen bir süreç olarak devam ediyor. Tarafların karşılıklı anlayış ve işbirliği içerisinde ilerlemesi, iş barışının sağlanması açısından büyük önem taşıyor.