Bugün, 23 Ekim 2023 tarihinde, İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “Kent Uzlaşısı” soruşturması kapsamındaki tutuklu belediye yöneticilerinin duruşmasına devam edilecek. Duruşma öncesinde, İstanbul Adliyesi’nin önünde CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik önemli açıklamalarda bulundu. Çelik, geçtiğimiz günlerde başlatılan bu süreçle ilgili düşüncelerini ve kaygılarını dile getirdi.
Özgür Çelik; “İstanbul, Türkiye’nin dört bir yanından birlikte yaşadığı, birlikte ürettiği bir kent ama İstanbul’da Kürtlerin batı illerinde söz sahibi yapılması, yerel yönetimlerde söz sahibi yapılması ifadesiyle arkadaşlarımız tutuklandı. Türkiye’nin kardeşliği, barışı konuştuğu bir dönemde bu uygulamaların bir an önce kaldırılması gerekir,” diyerek duruşmanın ardındaki nedenleri vurguladı. Çelik’in bu sözleri, duruşmaya katılanların dikkatini çekti ve yargılama sürecinin ne denli hassas bir konu olduğunu gösterdi.
Kent Uzlaşısı soruşturması, Türkiye’deki yerel yönetimlerin demokratik işleyişini ve çoğulculuğu hedef alan bir dava olarak öne çıkıyor. Bu tür süreçler, her ne kadar hukuksal bir zemin üzerindeymiş gibi görünse de, eleştirmenler tarafından siyasi bir baskı aracı olarak nitelendiriliyor. Duruşma öncesinde yapılan bu açıklamalar, hukuki süreçlerin yanı sıra siyasi ve toplumsal etkilerini de gözler önüne seriyor.
CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik’in etkileyici bir şekilde dile getirdiği bu iktidar sorgulaması, aynı zamanda Türkiye’deki yerel yönetimlerin ve siyasal katılımın durumu üzerine de düşünmeye yönlendiriyor. Türkiye’de yaşayan farklı toplumsal grupların bir arada var olma mücadelesinin yasa yapıcılar ve yargı erkleri tarafından nasıl algılandığı ve yönlendirildiği, bu tür duruşmalar aracılığıyla bir kez daha açığa çıkıyor.
Bugünkü duruşmanın sonuçları, tutuklu bulunan 10 belediye yöneticisinin geleceği kadar, Türkiye’deki yerel yönetim yapılarının ve siyasal katılım dinamiklerinin nasıl şekilleneceği konusunda da belirleyici olabilir. İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nin alacağı karar, sadece sanıklar ve aileleri için değil, aynı zamanda tüm Türkiye için önemli ve geçerli bir hukuki sonuç doğurabilir.
Sonuç olarak, duruşma ve sonrasında yaşanacaklar, İstanbul’un ve dolayısıyla Türkiye’nin geleceği üzerindeki etkileri bakımından büyük bir öneme sahip. Kent bu süreçte sadece bir mekan olmaktan öte bir siyasi ve toplumsal kimlik sergiliyor; dolayısıyla herkesin gözü bugün itibariyle mahkemede olacak. Türkiye’nin kardeşliği ve barışı adına, adalet arayışının ne yönde ilerleyeceği merakla bekleniyor.