0

BEĞENDİM

0

RTÜK’ün Ceza Uygulamaları ve Medya Üzerindeki Baskılar

Türkiye’de iktidarın bağımsız medya organlarına yönelik baskı ve yaptırımları sürüyor. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), muhalefetin sesini bastırmak amacıyla uyguladığı cezalarla dikkat çekiyor. Son olarak, Sinan Ateş cinayet davasına ilişkin yayımlanan haberler sebebiyle TELE1, Halk TV, NOW TV ve SZC TV’ye ceza verilmesi gündeme geldi. RTÜK, bu kanalları “yargılama sürecini ve tarafsızlığını etkileme” gerekçesiyle toplamda yüzde 3 idari para cezasına çarptırdı. Bu durum, RTÜK’ün medyayı susturmak amacıyla bir sopa olarak kullandığını bir kez daha gözler önüne serdi.

Dava Dosyasındaki Kayıtlar Suç Sayıldı

RTÜK’ün verdiği cezaların arka planı, ilginç detaylar barındırıyor. RTÜK üyesi İlhan Taşçı, sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımlarla bu süreci kamuoyuna duyurdu. Taşçı, RTÜK’ün Halk TV, NOW TV, SZC TV ve TELE1’e, Sinan Ateş’in öldürülmesiyle bağlantılı dava sürecinde MHP’li avukat Serdar Öktem’in, Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım ile aynı hastanede bulunmalarına dair görüntüleri haberleştirmeleri sebebiyle ceza verildiğini belirtti. Bu durum, “yargılama sürecini ve tarafsızlığını etkiledikleri” iddiasına dayandırıldı. Dava dosyasının tutuklu sanığı olan Serdar Öktem’i ziyaret eden Yıldırım, o dönemde bir cinayet şüphelisi olarak da bulunuyordu. Bu garip durum ise pek çok kişinin tepkisini çekti.

SZC TV’ye Karamsar Tablo Çizme Cezası

RTÜK’ün uygulamalarından biri de SZC TV’ye verilen cezaydı. RTÜK, SZC TV’nin programında yer alan TÜSİAD Başkanı Orhan Turan’ın açıklamalarını gerekçe göstererek, “karamsar tablo” çizdiği iddiasıyla yine yüzde 3 idari para cezası verdi. Turan, çocukluğunda fırsat eşitliği sağlandığını belirterek, “Şimdi Elazığ’ın köyündeki bir çocuğun buralara gelmesi ne kadar şey tartışılır” şeklinde bir ifade kullanmıştı. Bu sözler, Türkiye’de fırsat eşitliğinin giderek azaldığı iddialarını dile getirdiği gerekçesiyle RTÜK tarafından eleştirildi.

RTÜK’ten Eleştirilen Tehditler

RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in yaklaşımı da dikkat çekiyor. Şahin, geçen hafta yaptığı açıklamalarda, televizyonlarda yayınlanan haberleri eleştirerek, “Karamsarlık aşılayan ‘yandık’, ‘bittik’, ‘mahvolduk’ haberciliğinin kimseye bir faydası yoktur” ifadelerini kullandı. Bu tür açıklamalar, RTÜK’ün medyayı susturmak konusunda nasıl bir tutum sergilediğini gözler önüne seriyor. Özellikle muhalefetin sesi olan medya organlarına yönelik verilen cezalar, iktidarın tehdit algısı ile hareket ettiğini gösteriyor.

Sonuç

RTÜK tarafından dağıtılan ceza kartlarının, iktidarın muhalefet üzerindeki kontrolünü artırmak adına birer araç haline geldiği aşikâr. Bu durum, bağımsız medya organlarının fonksiyonunu ciddi ölçüde etkilemekte ve demokrasi açısından kaygı verici bir tablo çizmektedir. Özetle, iktidarın eleştirisini ve bağımsız sesleri kısıtlamaya yönelik bu adımlar, Türkiye’deki medya özgürlüğü tartışmalarını daha da derinle